ABD’nin New York kentinde Queens Astoria’daki bir sokağa park ettikleri kendilerine ilişkin karavanlarda kalan Gürkan Karakay ve Özgür Tokgöz, farklı hayat stillerini AA’ya anlattı. ABD’ye 4 evvel yeşil kartla gelen ve 2 yıldır karavanda yaşadığını belirten 29 yaşındaki Gürkan Karakaya, şunları söyledi: “Astoria’da, kalabalık bir arkadaş kümesiyle 5-6 odalı bir konutu paylaşıyorduk. Tek başıma konuta çıkıp başımı dinlemek istedim lakin gücüm yetmedi, konutlar değerli. Karavanda yaşamayı aslında her vakit istiyordum, ‘Şimdi denemezsem bir daha ne vakit deneyeceğim?’ dedim. Doğal, deneyimim yok, burasının sistemini bilmiyorum, sokakta karavanda kalmaya müsaade verirler mi bir taraftan da endişeliyim. Tekrar de gözümü karartıp ucuz bir karavan aldım, yatağını, dolabını, içini elden geçirip tek başıma kalmaya başladım.” New York’ta Uber sürücülüğü yapan Karakaya, kendisinden cüret bulan birtakım arkadaşlarının da daha sonra karavan alarak kendisine katıldığını ve şu an 3 Türk arkadaş birebir sokakta farklı karavanlarda komşu halinde yaşadıklarını söyledi.
”Ayda 200 dolara New York’ta yaşıyorum”
Karakaya, Türkiye’de Yalova’da polimer mühendisliği okuduğunu, üniversite yıllarından beri öğrenci meskenlerinde kalmaktan bıktığını belirterek, “Aslında yalnızca mali nedenlerle değil hem kendime ilişkin bir yerim hem de macera olsun diye karavana çıktım.” diye konuştu. New York üzere kıymetli bir kentte karavanda kalmanın çok hesaplı olduğunun altını çizen Karakaya şöyle devam etti: “New York’ta bir meskeni paylaşmak için oda kiralasanız ayda en az 1000 dolar ödersiniz. Ben bu karavanı 4 bin dolara aldım ve 2 yıldır kalıyorum, yani nereden baksanız 20 bin dolar kardayım. Olağan jeneratör yakıtı, aracın sigortası üzere ayda en fazla 200 dolar civarı bir masrafım oluyor. Yani ayda 200 dolara New York’ta yaşıyorum ve ay başı üzere bir kavram, kira, elektrik, su faturası ödeme üzere telaşlar hayatımdan çıktı. Bunun fevkalade bir rahatlığı var.”
”Yaz sonu California’ya gitmeyi planlıyoruz”
Karavan ile sokakta şimdiye kadar rastgele bir güvenlik sorunu yaşamadığını belirten Karakaya, “Zaten ABD’de çok kalmayı planlamıyorum, 2-3 yıl sonra Türkiye’ye dönene kadar bu formda yönetim ederim diye düşünüyorum.” biçiminde konuştu. Karakaya, arkadaşları ile hafta sonları karavanlarla seyahatlere çıktıklarını da anlatarak, “Hesaplı olması büyük artı ancak bence en hoş tarafı özgürüm. Hem kendime ilişkin yerim var hem de istediğim vakit istediğim yere gidip kalabiliyorum. Şimdiye kadar birçok yeri dolaştık, yaz sonu da California’ya gitmeyi planlıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Karavanda yaşamanın başka arkadaşlarının da ilgisini çektiğini anlatan Karakaya, “Duyan herkes bunu yapmak istiyor. Hatta eski kaldığım meskenin kocaman bahçesi olmasına karşın oradaki arkadaşlar buraya gelip takılmaya başladı, karavanda daha sıcak, eğlenceli, farklı bir ortam oluşuyor.” sözlerini kullandı.
”Böyle bir şey hiç aklıma bile gelmezdi”
Tıpkı sokakta kalan öteki karavanın sahibi Özgür Tokgöz de takıma en son 1 yıl evvel kendisinin katıldığını aktardı. Tokgöz, şunları kaydetti: “Aslında bu türlü karavanda kalacak, bu hayatı benimseyecek yapıda biri değilim. Benim için mesken ortamı daha değerlidir. Bu nedenle bu fikre birinci başta ön yargıyla yaklaştım lakin Gürkan’ı, şu an burada olmayan Enes’i görünce başıma yattı. Bir orta elime para geçince, internetten aradık, 8 saat uzaklıktaki Maine’den bir tane bulup getirdik. Bu türlü büyük bir aracı birinci kez kullanıyordum, yolda tutmak güç, saatte 65 km süratle gidiyordum. Lakin artık alıştım, yolda 110’dan aşağı inmiyorum.” ABD’de 5 yıldır yaşayan Tokgöz, “Bu karavanda yaşamanın fikir babası Gürkan’dır, bu türlü bir şey hiç aklıma bile gelmezdi. Karavanda yaşıyorum deyince güya evsizmişim üzere bakıyorlar lakin bilmiyorlar ki ben meskende oturanlardan daha rahatım, mutfağım, duşum, yatak odam, her şey var.” dedi.
”İstediğimiz vakit istediğimiz yere seyahat ediyoruz”
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecini, yalnızca ekonomik olarak değil ruhsal olarak da çok rahat atlattıklarını belirten Tokgöz, “Karavanlara kira ödemiyoruz, istediğimiz vakit, istediğimiz yere seyahat ediyoruz, çok keyifli.” sözlerini kullandı. Tokgöz, karavanın birtakım zahmetleri olduğunu da hatırlatarak şöyle devam etti: “Tabii görünmeyen zahmetleri de var. Karavanın duşu çalışıyor, çeşmesi akıyor, bunların sürdürülebilir olması gerekiyor. Su deposu yaklaşık 10-15 gün gidiyor, sonra uzun bir hortum çekip rastgele bir yerden su koyabiliyorsun. Tuvaleti de ortalama 10 günde bir boşaltmak gerekiyor. Lakin bunlar sıkıntı değil vanasını açıp sokaktaki lağım ızgaralarına boşaltıyoruz. Bunları belediye vazifelileri de yapıyor fakat şimdiye kadar hiç gereksinim hissedip çağırmadık. Hepsini kendimiz yapıyoruz.”
“Amerika’da karavan kültürü çok yaygın”
Coğrafik olarak büyük bir ülke olduğu için Amerika’da karavan kullanmanın yaygın olduğunu vurgulayan Tokgöz, şunları kaydetti: “Amerika’da karavan kültürü çok yaygın. Evvelki hafta bu kültürü daha iyi hissetmek için New Hampshire’de Black Bear isimli bir karavan kampındaki aktifliğe gittik. İnanılmaz hoştu. Yarım milyon dolarlık karavanlardan bizim üzere ucuz olanlarına kadar envaiçeşit araç gördük, orada karavancılar ortasındaki dostluğu, dayanışmayı, o kültürü hissettik. Aile olarak karavanda tam vakitli yaşayan beşerlerle tanıştık.” Şu an en az 3 Türk arkadaşının daha karavan alıp kendilerine katılmak istediğini söyleyen Tokgöz, “Yasal olarak 7 günde bir hareket edip yer değiştirmeniz gerekiyor ancak özel bir şikayet olmadıkça buna gerek kalmıyor. Şimdiye kadar bizi rahatsız eden hiçbir şey olmadı.” biçiminde konuştu.
Tokgöz, karavanda kendisiyle yaşayan “Bihter” isimli kedisinden de bahsederek, “ABD’ye birinci geldiğimde Florida’dan almıştım Bihter’i. Karavana çıkarken ‘Acaba alışabilir mi?’ diye telaşlıydım lakin benden daha çok hoşlandı bu ömür usulünden. Karavanın camlarından dışarıyı seyretmeyi çok seviyor.” dedi.
Hürriyet
