İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ordu’nun Ünye ilçesinde iş insanı Banu Akdeniz tarafından yaptırılan Şehit Eren Bülbül Özel Eğitim Anaokulu’nun açılış merasimine katıldı.
Soylu, Şehit Eren Bülbül’ün annesi Ayşe Bülbül ile birlikte kurdeleyi keserek anaokulunun açılışını gerçekleştirdi.
Burada konuşan Bakan Soylu, Terörle gayret, yaşanan sel felaketleri ve uyuşturucu ile çaba konusunda yapılan çalışmalara değindi.
“DOĞU VE GÜNEYDOĞU’NUN MAKUS TARİHİNİ YENMİŞİZ”
Terörün yanında terörizmle de uğraş verdiklerini aktaran Bakan Soylu, “Eren’in şehit olduğu gün bize çok ağır geldi. Ve biz yemin ettik. O adamları bulacağız ve ‘Eren’i katlettikleri yerde ayaklarından aksi bir biçimde ağaca asacağız’ diye yemin ettik. Sonra devletimizin, milletimizin şanına bu türlü bir şey yakışmaz dedik. Fakat Allah şahidimiz Karadeniz’i bunlardan temizledik. Kelamımızı yerine getirdik. Hakkâri’de son 4 yılda 2020 hariç azalan terör olayları sayesinde çocuklarımız biraz kendine geldi geçen yıl 4, bu yıl 19 kişi tıp fakültesini kazandı. Terörle çaba ediyoruz. Ancak bunun yanı sıra biz terörizm ile de uğraş ediyoruz. Ülkemizi geliştirerek. Ne kadar yaşayacağımız, ne kadar hayatta kalacağımız belirli değil. Müslümanız Allah’a teslim olacağız. Bugün varız, yarın yokuz. Birçok hükümetler, birçok adım atmışlardır. Allah herkesten razı olsun. Ancak Tayyip Erdoğan’ın eli doğu ve güneydoğuya o denli bir değdi ki. Kimse söyleyemez, doğuda ne varmış. Her şey var batıda ne varsa doğuda da var. Bunu bu noktaya getirebilmek Türkiye’de ki bir zihniyet ihtilalinin işidir. Terör örgütünün ardında kimin olduğunu hepimiz biliyoruz. Onların temel emellerinin ne olduğunu biliyoruz. Bu ülkeyi kirletmek olduğunu, rakiplerinden geri bırakmak olduğunu biliyoruz. Doğu ve Güneydoğu’nun makus tarihini yenmişiz” diye konuştu.
“KİMSEYE FIRSAT VERMİYORUZ”
Bakan Soylu, “Beton yolumuz var, asfalt yolumuz var, hastanelerimiz, sıhhat ocaklarımız, okullarımız var. Kimseye fırsat vermiyoruz, bizden sonrakiler de kimseye fırsat vermeyecek. Güçlü bir ülke olacağız, varlıklı bir ülke olacağız ve yalnızca ülkemizin huzurunu sağlamayacağız. Karadeniz’in bu hoş ve hoş vilayetinden de söylüyoruz. Bizim vazifemiz yalnızca yaşadığımız hudutları huzurlu yapmak değildi, etrafımızda bulunan bütün coğrafyayı huzurlu yapmaktır. Biz büyük bir milletin evlatları olarak bu kelamımızı yerine getireceğiz. Ve göreceksiniz 21’inci yüzyılın önümüzdeki günlerinde etrafındaki coğrafyayı huzurlu yapan ve onları batının oyunundan çekip alan bir ülke olarak dünya tarihine ecdadımız üzere güçlü bir imza atacağız” diyerek kelamlarını tamamladı.
KARADENİZ’İ VURAN SEL FELAKETİ
Soylu, Kastamonu ve Sinop’ta önemli bir sel afeti yaşandığını hatırlattı.
Çocukluğunda sel olduğunda 36 saat yollarda kaldıklarını söyleyen Bakan Soylu, “Bazen yolun açılmayacağını söylediklerinde de tekrar Bafra’dan gelip bizi aldıklarını çok iyi hatırlarım. Olağan bu bölgenin tabiatı, coğrafyası kendine ilişkin kaideleri beraberinde getiriyor. Lakin şunu da söylemem gerekir ki, bizim de önlem almamız, doğayı tutuklamamamız, kelepçelemememiz lazım. Her birimizin sorumluluğu ve çok uzun yıllardan beri bu mevzuda hükümetimiz sahiden çok kıymetli çalışmalar yapıyor. Şayet Bartın’da gerekli önlemler vaktinde alınmamış olsaydı o barajlar yapılmamış olsaydı gerekli sel ve taşkına yönelik tüm tahkimatlar gerçekleştirilmemiş olsaydı biz Kastamonu, Bozkurt ve Ayancık’ta yaşadığımızın tahminen daha büyük bir felaketini Bartın’da yaşayacaktık. Lakin Allah’a şükürler olsun vaktinde hükümetimiz tarafından önlemler alındı. Bizim bugüne kadar gördüğümüz sel afetlerinin en büyüğü desek herhalde yanlış bir tabir kullanmış olmayız” dedi.
“YARDIM KAMPANYALARINI DEVLET ACİZ OLDUĞU İÇİN AÇIYOR DEĞİLİZ”
Afetlere ait açılan yardım kampanyalarında kimilerinin fitne üretme kampanyaları açtığını kaydeden Bakan Soylu şöyle konuştu:
“Tüm bu süreçler içerisinde şahit olduğumuz bir nokta şudur ki; bu milleti ayakta tutan, karşılaştığımız hadiselere karşı bizi hem ayakta tutan hem de güçlü tutan, bir yandan da gerimizden iyi işler bırakmak için bizi çabaya getiren hasretimiz gördük ki bizim inancımızdır. Şehit cenazelerinde gördük metanetimizi. O denli bir metanet ki; göreni titretir ve o derece yüksek bir şeydir. Kimsenin telkinleri ile kimsenin sabır temennileri ile olabilecek bir iş değildir. Takip etmişsinizdir. Afetlerden sonra yardım kampanyaları açıyoruz. Ne yazık ki birileri de hiç gecikmez yardım kampanyalarını yerden yere vurma kampanyaları açarlar. Maalesef fitne üretme kampanyaları açarlar. Her türlü tezviratı ortaya koyarlar. Meğer biz bunu devlet aciz olduğu için açıyor değiliz. Yani tahminen söylememi istemez lakin bu işin mesela bu yardım kampanyasının birinci harcını atanlardan bir tanesi de Banu Hanım’dır. Yani Bozkurt’taki ve başka yerlerdeki ve aslında bizi de bu noktada hem bir kampanya açmaya yönlendiren hem de bu hususta Sayın Cumhurbaşkanımızla bu bahisteki istişaremizi de güçlendiren bu adımlardır. Bunların her birinin değerli olduğunu söylemek istiyorum.”
“BÜYÜK BİR MİLLETİN EVLATLARIYIZ”
“Etrafımızdaki coğrafyada sahiden büyük külfetler var” diyen Bakan Soylu, şöyle devam etti:
“Biz büyük bir milletin evlatlarıyız. Biz düzgünlük medeniyetinin çocuklarıyız. Etrafımızdaki, coğrafyamızdaki ateş çemberini biliyoruz. Artık valimizin ardında genç bir kaymakamımız var. Onu İdlib’de görevlendirmiştik vaktinde. Artık burada kaymakamlık yapıyor. Kendisi yüzlerce kez şahit olmuştur. Etrafımızdaki coğrafyada yetim meskenleri vardır. Sudan’dan Yemen’e kadar, bunlar diğer ülkelerin gönül bağı olan milletler, öbür milletlerin gönül bağı olan ülkeler değil. Bunlar bir periyot birebir sancak altında birlikte yaşadığımız, birlikte millet olduğumuz, unutmamamız gereken, şayet unutsak bunun bedeliyle karşılaşabileceğimizi bilen bir medeniyetin çocuklarıyız. ‘Biz biraz kendimizi bulduk, biraz güçlü olduk’ diye şımarmalı mıyız? Sırtımızı mı dönmeliyiz? Yani bizim otoyollarımız var, şu anda çabucak yanı başımızdaki ülkelerdeki yaşayan, bunlar yüz yıl evvel millet olduklarımızın hak zaruret içerisinde olmalarına gözümüzü mü kapamalıyız ? Ne yapmalıyız? Eğer birçok oyunla, birçok fitneyle problemle karşı karşıya kalıyor ve bunları aşıyorsak, bilesiniz ki bu milletin dayanışma ruhu, yardımseverliğidir ve inancımızın bize daima tembih ettiği; komşun açken tok yatan bizden değildir anlayışını ruhlarımıza işlemesidir. Etrafımızdaki coğrafyada sahiden büyük meşakkatler var fakat ben bu ülkenin bir evladı olarak, milletimizle de insanımızla da gurur duyuyorum. Dünyanın her tarafında izimiz var. Bangladeş’te yangın olur konutlar yanar bizim izimiz olur. Yemen de izimiz var. Hırvatistan’da sarsıntı oldu biz göbeğinde bulunduğu Avrupa’dan oraya konteyner kentler inşa ettik. Biz öteki bir milletiz ve bunu gerçekleştiren, bu özgüveni bize sağlayan bir önderimiz ve cumhurbaşkanımız var. Bunlar geçmişte ‘acaba biz yapabilir miyiz, biz gerçekleştirebilir miyiz, biz becerebilir miyiz’ diye sorgularken, bize şunu da yaptılar; siz beceremezsiniz, siz gerçekleştiremezsiniz, siz yapamazsınız, dediler”
“YARDIM İŞLERİ O DENLİ RAHMET OLUYOR Kİ, BİNLERCE YÜZ GÜLÜYOR”
Ülkede yaşanan orman yangınları ve sel afetleri devrinde afetzedelere yapılan yardımları anlatan Bakan Soylu, “Hiç kimse merak etmesin bugünün gençleri, bizden çok daha fazla bu ülkeye yarın sahip çıkarlar. Benim hiçbir telaşım yok. Memleketimizi çok daha güçlü yaparlar. Vazifesi veren, vazife alan muhakkaktır. Bu yardım işleri o denli rahmet oluyor ki, binlerce yüz gülüyor. Sel ve yangın hesaplarımıza, AFAD valiliklerimizin açtığı hesaplara şu ana kadar tam 635 milyon TL geldi. Katar ve Kuveyt’in de taahhütleriyle birlikte tam 1 milyar TL’yi buluyor. Bu kıymetli bir şeydir. Allah Cumhurbaşkanımızdan razı olsun. Şayet orada o işlerin tamamı yapılıyorsa bizim elimizi dar tutmamamızdan kaynaklanmaktadır. Allah bu milletten de razı olsun 1400 TIR ve kamyon yardım materyali geldi. Hiçbir aksama olmadan o bölgelerde vatandaşlara dağıtıldı. Bizler inançlı insanlarız, inançlı milletiz. Gönüle, kalbe, maneviyata değer veren bir milletiz. Bizi maddiyatçı bir millet haline getirmek istiyorlar lakin Allah’a şükür bir adım bile uzaklık alabilmiş değiller” dedi.
“BİZ BİRAZ AŞIRIYIZ”
Çocukların geleceğinin kıymetli olduğunu belirten Bakan Soylu, “Biz ne yapıyorsak çocuklarımızın, ülkemizin geleceği için yapıyoruz. ‘Bu eğitim yuvalarında o pırıl pırıl hoş çocuklarımız, yetişsin ve onlar sayesinde bu vatanda ay yıldızlı bayrağımız dün ve bugün olduğu üzere yarın da nazlı nazlı dalgalansın’ diye yapıyoruz. Bizim Eren’imiz de annesinin kuzusu bu türlü okullarda okudu. Vatan ve millet sevgisini ailesinden, öğretmenlerinden, mescitteki hocasında arkadaşlarından ve büyüklerinden aldı. O sorumlulukla şehadete yürüdü, şehit oldu. Çocuklarımızın geleceği hepimiz için kıymetli. Biz çok şey çekmiş bir kuşağız. Darbeler gören bir kuşağız. Yüzde 8 binlik gecelik faizlerle bu ülkenin birikimlerinin bir gecede har vurulup harman savrulduğunu, birilerinin kasalarının aktığını gören bir jenerasyonuz. Biz terörden günde onlarca ay yıldızlı tabutu taşıyıp içine acısını atan bir milletiz. Memleketimizi bölmek ve parçalamak isteyenlerin acımasız halde üzerimize saldırdığı bir jenerasyonuz. Amerika’dan, Avrupa’dan şöyle parmak sallayıp bizi kendi içimizde büzmek isteyenlere şahit olduğumuz bir jenerasyonuz. Biz karşı karşıya kaldığımız bazen doğal afetlerde ne yapacağımızı bilemediğimiz terörle uğraş ederken insansız hava araçları bozulunca onları tamire gönderdiğimizde geri gelmesini iki elimizi maalesef şakaklarımıza koyup tasa içerisinde bekleyen bir jenerasyonuz. Biz gelecek kuşaklarımıza bu türlü bir tasa bırakamayız. Onun için çok çalışıyor, çaba gösteriyor. Onun için birileri alınmalı alınmamalı mı diye bekleştiği risklerin hepsini alarak ülkemiz güçlü, büyük ve güçlü bir Türkiye yapmaya çalışıyoruz. Biz biraz çokuz. Bizden sonraki gelecek kuşakların bu türlü bir tabloya ne kadar dayanıp dayanamayacaklarını bilmiyoruz. Onun için onlara dünyanın pusuda beklediğini bildiğimiz halde şayet biz onlara pusuda bekleyen bir dünyaya açık halde bırakırsak onlara da haksızlık etmiş oluruz. Onları bundan koruyan, onlara itimat içerisinde büyüyen, etrafında hoş tohumlar ekmiş bir Türkiye bırakmak durumundayız. Bunu da zati daima birlikte yapıyoruz. Onun için sorumluluğumuz, bu jenerasyonun sorumluluğu çok büyüktür. Allah’ın müsaadesiyle bunu başarabileceğimize inanıyoruz” dedi.
“BİZİM İÇİN TERÖR NEYSE UYUŞTURUCUYLA GAYRET DE AYNIDIR”
Uyuşturucuyla uğraşa de değinen ve sayıları paylaşan Bakan Soylu, şöyle dedi:
“Uyuşturucuyla uğraş ediyoruz. Bizim için terör neyse uyuşturucuyla uğraş de birebirdir. 2017’de 941 çocuk ve insanımız, uyuşturucuya bağlı direkt nedenlerden hayatını kaybetti. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bir başladık. Bana da kızdılar bu ortada. Zati bize kızmak için de fırsat kolluyorlar. Dün demişim ki, ‘uyuşturucu satıcısını görünce polislerimiz yahut jandarmamız ayağını kırsınlar’ Makus mü demişim? Gelen noktayı size söyleyeyim. O gün 941 idi uyuşturucuya bağlı direkt vefatlar. Geçen yıl toplam 314’e geldi yaklaşık 3 yıl içerisinde. Bu yıl da yüzde 26 ölümlerde düşüşle bir arada gidiyoruz. O gün uyuşturucu satan, cezaevinde olan insan sayısı 5 bin civarındaydı. Bugün ise 92 bin kişi cezaevlerinde. Çocuklarımızın okul civarında uyuşturucuya musallat edilmesinden onları koruyabilecek bir anlayışı daima birlikte oluşturduk. Burası kimsenin istediği üzere uyuşturucu satacağı bir tarla değil. Buna müsaade etmeyiz. Afganistan’da, Amerika orayı 20 yıl işgal edecek, 30 bin dekardan neredeyse 300 bin dekara neredeyse 10 kat uyuşturucu ekim alanları artacak sonra oradan dünyaya transfer edilecek, bizde seyredeceğiz. Seyretmiyoruz, seyretmeyeceğiz de.”
“UYUŞTURUCUYA BAĞLI VEFATLAR AZALIYOR”
Bakan Soylu, “İnşallah bu yılı, geçen yılın altında ölümlerle kapatacağız. Hala teyakkuzumuz, uyuşturucu çabasında alarm halimiz devam etmektedir. Burada bir okulun açılışında olduğu için söylüyorum. Uyuşturucu operasyon sayımız, geçen yılın bu devrinde 104 bindi. Bu yılın başından itibaren bugüne kadar 148 bin 585 oldu. Yani tam yüzde 42 arttı. Vefatlar azalıyor. Her hafta 4 bin ile 5 bin ortasında gözaltı sayımız oluyor. Esrar yakalamalarımız 2019-2020 ortasında yüzde 35, sentetik ecza yakalamalarımız 2 kat, kök kenevir yakalamalarımız yüzde 171 yani neredeyse iki kat, pandemiye karşın 2019-2020 ortasında operasyonlarımız yüzde 7 arttı. Bu yıl içinde artarak devam ediyor” sözlerinde bulundu.
Ensonhaber
